AK Partiyi Kuran Avukat

Responsive image
Türkiye’mizin bu süreçteki yoğun gündemini ele alırken kaleme dokunmak cesaret istiyor. Neden mi? Ülkemiz insanının kimi gün destek verip kimi gün yuhaladığı akıllı insanlar, kimi gün barış sürecinde pervasızca konuşanlar,gözdağı verenler… Kutsal protez bacağını konuşmacılara atan gaziler,içi yanan şehit aileleri.. Bir tarafta da  yeni ismiyle Kandillili aktivistler.!
Biz Akdev olarak; Adana’da Valimiz Hüseyin Avni Coş’la,komutanlarımız,Anakent Belediye Başkanımız, üç partinin il başkanlarıyla 30’a yakın sivil toplum örgütü liderleriyle  şehit aileleri olan Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla Çerkeziyle sayısız ananın acılı yüreğiyle ; ‘’Kucaklaşma öyle değil böyle olur:’’ Dedik ?
Cesaret ve kararlılık ne istediğimizi bilmek çok önemli.
Einstein diyor ki, yalnız iki şey sonsuzdur:
Evren ve insanların aptallığı ancak ilki hakkında kuşkum var..
Aziz Nesin ise bir gün bu memleketin yanağına bir öpücük baş ucuna da bir not bırakıp gideceğim: Öyle güzel uyuyordun ki, uyandırmaya kıyamadım!  Diyor.!
Pek çoğumuz Einsteinle Aziz Nesin’in ışığında kendimizi yüzde kırklık bölümde mi sanıyoruz bilemem ama bende kendimi bir avuç akıllıdan sayarak ‘’nereye gidiyoruz’’ u  sorgulayanlardanım.
Kanal T’de ki bu haftaki siyasi güncel programımda konuklarım  Türkiye’ye imza atmış iki ünlü isimdi.  Profesör. Dr. Orhan Kural ve AK Partinin, parti tüzüğünü kendi bürosunda Hayati Yazıcı’yla yazarak temellerini atan partinin çekirdek kadrosunun öncüsü Nevzat Er.  Gölgede kalmayı seçmiş belki de partinin ekonomik yazgısında rol almayı tercih etmiş bir isim Nevzat Er.
Partinin ve liderinin vizyonunu inançtan kararlılıktan, sabırdan, methanetten mücadeleci genlerinden aldıklarını vurgulayan partinin kurucusu konuğum bir şiirin esaretiyle başlayıp bu günlere uzanan öykülerini anlatırken ilk günün heyecanını taşıyordu.
Minareler süngü,
kubbeler miğfer,
Camiler kışlamız,
müminler asker
Ezilmişler ezilmemeyi öğrenirken daha mı motive olarak bileniyorlar diye sorduk parti kurucusuna.
Uzun tutukluluk süreleriyle ilgili keşke farklı bir Türkiye tablosu olsa özlemimizi dile getirdik.
Mersin’de 23 Nisan’da bayraklarıyla yürüyen çocuklarımız hakkında tutunak tutulmamasını,emniyete şikayet edilmişlerse geri alınmasını rica ettik.
Dünya konjektüründe Türkiye üzerine oynanan oyunların ancak tek yumruk olarak bertaraf edilebileceğinin ortak duygusuydu bu.
Konuğumun değişiyle ‘’ulusalcıların, tarihe gömülmüş, itibarlarını yitirmiş, siyasetin dışındaki insanlardan oluştuğunu mu?’’ yoksa sonrasında ki güçlü katılımlarla yeni bir umut mu olabileceklerini tartıştık..
Başbakanın okuduğu Ziya Gökalp’in eserinden feyz alarak ve devamındaki mısraların ışığında ben bu şiirin ve söyleşilerin devamının şöyle olmasını arzuluyor ve diliyorum
‘’anamız vatan,babamız millet
 cenk meydanında nice koç yiğit
 ocağı tütsün sönmesin ümit
 şehidi mahsun etme Yarabbi!’’

Gül Karyaldız



“Büyük dünyada küçük adımlar” kitabının sahibi kaşif Profesör. Dr. Orhan Kural, Gül Karyaldız’ın Söylenmez ki Söyleyesin programında eski defterleri açıp öyle bir şey söyledi ki;
 
\"Hülya Avşar kadar Manukyan da vergi rekortmeni\"
 
Atatürk Kültür Dayanışma Eğitim Vakfı (AKDEV) Genel Başkanı Gül Karyaldız’ın Kanal T ekranlarında hazırlayıp sunduğu Söylenmez ki Söyleyesin programında Profesör. Dr. Orhan Kural’ın açıklamaları şok etkisi yarattı.
“Büyük dünyada küçük adımlar” kitabının sahibi kaşif Profesör. Dr. Orhan Kural, programda eski defterleri açıp, İzmir’de Hülya Avşar ile yaşadığı ve Türkiye’de büyük yankı uyandıran olayı anlattı.
Kural, “İzmir’e bir konferansa çağrılmıştım. İzmir Fuarı’na. Belediye Başkanı beni konferansa çağırırken bir de faks çekti. Faksa baktım benden sonra Hülya Avşar’ın ismi var. Belediye Başkanını aradım, “Teşekkür ederim, faksınızı aldım ama herhalde bu bizim bildiğimiz Hülya Avşar değil, dedim. ‘O’ dedi. Beyefendi dedim; konferans özel bir şeydir, konferans vermek ayrı şey, şarkı söylemek ayrı şey, dedim. Ben dünyanın en çok konferans isimlerinden biriyim. Hala kendimi o yeterlilikte görmüyorum ve kabul etmiyorum. Hülya hanım gelip burada konferans verecekse ben de çıkıp şarkı söylerim, dedim. Ertesi gün bu Hürriyet gazetesinde manşet oldu. Bütün basın beni aramaya başladı. Ardından bir kanalın haber bülteninde benden özür diledi. Ben de affediyorum dedim. O da, ‘Hocam ben Türkiye’nin en tanınmış şarkıcısıyım. Yaptığım her işi en iyi yapıyorum. Şu anda Türkiye’nin en fazla vergi ödeyen sanatçısıyım, dedi. Neden ben ekonomi ile ilgili bir konferans vermeyeyim, dedi. O zaman, Manukyan var. O da çok vergi veriyor. O da mı konferans versin dedim. Ne ilgisi var dedim. Her ekonomi profesörünün bile sahip olmadığı bir konuyu konuşamazsınız, dedim. Sanata dair konuşabilirsiniz panelde konuşabilirsiniz ama konferans başka dedim. Konferansta bir konuya hakim olmanız lazım


PROGRAM VIDEOSU




Geri Dön