Sıcacık Odalar

Responsive image
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın dumanı tüterken; İsrail ile Filistin arasında binlerce cana mal olan savaşı huzurla oturduğunuz evinizin sıcacık odasında canlı yayında seyretmek nasıl bir duygu?
‘Huzur’ deyince ne geliyor aklınıza?
Ya ‘evinizin sıcacık odası’ deyince?
Elbette ‘barış’ geliyor.
Barışın olmadığı bir ortamda ‘huzurla oturduğunuz evinizin sıcacık odası’ olur mu?
Ve elbette ‘Yurtta Barış Dünyada Barış’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk geliyor akıllara…
20 Nisan 1931'de seçim dolayısıyla millete beyannamesinde dile getirdiği gibi; “Cumhuriyet Halk Fırkasının müstakar umumî siyasetini şu kısa cümle açıkça ifadeye kâfidir zannederim: Yurtta sulh, cihanda sulh için, çalışıyoruz.” diyen büyük önder Atatürk!
Bugün gerek Rusya ile Ukrayna, gerekse İsrail ile Filistin arasındaki savaşlara bakın; herkes bu ülkelerdeki savaşı bitirmek için bir uzlaşı yolu arıyor ama başaramıyor. Çünkü bu savaşlara giden süreci iyi analiz edebilen bir lider henüz çıkmadı ama edebiyatçılar eserleriyle yürekleri titretmeye devam ediyorlar. Tıpkı Filistin davasının bayraktarlığını yapmış edebiyatçı Mahmut Derviş gibi…
Ne diyor Derviş;
“Anne bir gün döndüğümde
Göz kapağın yap beni
Temiz ökçendeki yeşilliklerle kemiklerimi sar
Saçlarımın örgüsüyle
Fistanının ipiyle bağla beni"…
İnsanın içini titretiyor değil mi?
Sadece Filistin mi insanın içini titretiyor?
Ya Çin'in Doğu Türkistan'daki Uygur Özerk Bölgesi’nde yaptığı Uygur Soykırımına ne demeli?
Çin Hükümeti tarafından Uygurlar'a karşı uygulanan şiddet ve insan hakları ihlallerine, herhangi bir yasal işlem olmaksızın, gizli gözaltı kamplarında tutulmasına neden sesimizi yükseltmiyoruz?
Bunlar içimizi titretmiyor mu?
Oysa Atatürk, 26 Kasım 1930’da Samsun’da coğrafya dersinde Doğu Türkistan’ı içine alan, ata yurdumuzu anlatan çekilmiş bir fotoğrafıyla Türk dünyasına verdiği önemi dünyaya göstermişti.
Atatürk başka ne yapmıştı?
Dünya Savaşı'na giden süreci çok isabetli bir şekilde analiz ederek, bölgesel işbirliği gayretlerini hızlandırmış ve önemli anlaşmaların imzalanmasında öncü rol üstlenmişti.
9 Şubat 1934’te Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında Balkan Antantı, 8 Temmuz 1937'de Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında Sadabat Paktı’nın mimarı Atatürk’tür.
Büyük Nutuk ne diyor Atatürk; “Millî siyaset dediğim zaman kast ettiğim anlam ve öz şudur: Millî sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi kuvvetimize dayanmakla varlığımızı koruyarak, millet ve memleketin gerçek saadet ve refahına çalışmak... Genellikle milleti uzun emeller peşinde yorarak zarara sokmamak... Medenî dünyadan, medenî, insani ve karşılıklı dostluk beklemektir”…
Bu gerçeklerin ardından günümüze döner ve İsrail ile Filistin arasındaki savaşı analiz edersek; savaşı sona erdirmenin ve kalıcı bir barış ortamı yaratmanın zeminini araştıran, bu yönde anlaşma planları yapan kaç lider var dünyada?
Çünkü herkes, Akdeniz'i Kızıldeniz'e bağlayan ve Mısır'ın Osmanlı idaresinde olduğu dönemde açılan Süveyş Kanalından geçirmek istiyor gemisini…
O geminin kaptanı olmak istiyor.
İşte, 100. Yılını kutladığımız Cumhuriyetin, işte ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ sözünün ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi bir dehanın değeri burada daha iyi anlaşılıyor.
Dünya onun gibi halkını, vatanını, milletini ve bayrağını seven; bulunduğu her ortamı barış adasına çeviren ve dağ gibi duruşuyla düşmana korku, dosta güven veren ikinci bir lider çıkaramıyor.
Kurtuluş Savaşı’nda etle tırnak gibi birbiriyle hiçbir ayrım yapmadan kenetlenmiş bu halk ve bu ülke; ‘Yurtta Barış Dünyada Barış’ diyen Mavi Gözlü Dev Bir Liderin manevi varlığı altında korunuyor. 
Ve siz o yüzden huzurla oturduğunuz evinizin sıcacık odasında güvenle yaşıyorsunuz.
Kıymetini bilin!

GÜL KARYALDIZ
26.11.2023



Geri Dön