Hz. Ali der ki
''Bir devletin çökmesi şu dört sebebe bakar: Esas prensiplerinden ayrılma, ikinci planda olan şeylere önem verme, aşağılık kimselerin ön safa geçmesi ve erdemli kişilerin arka plana atılması.''
Bu durumda cebren ve hile ile aziz vatanın ve aziz milletin evlatlarının ezilmemesi adına Türk kadınının Atatürk’ün getirdiği çağdaş ve güçlü konumdan ayrılmaması adına ülke bütünlüğünün bozulmaması adına bayrağın tartışmasız varlığı adına hiç bir maddi ve manevi gücün ülke değerlerinin üstüne çıkmaması adına yüreklerimizi siper etmek zorundayız. AKDEV olarak bizler, dil, din, mezhep ve memleket ayrımı yapmadan öncelikle kadınları ve tüm canlıları eşit ve her şeyin en güzeline layık görüyoruz.
Dünyada yüzyıllardır adaletin sembolü kadındır. Bağımsızlık, tarafsızlık, evrensel düzen, gelenekler, hakların dengeli dağıtılmasını simgeler. Kanun kitaplarına uygun hükümleri içerirken gözünün bağlı olması eşitliği ve insiyatifi etkin hale getirir. Elindeki kılıç ise adaletin hükümlerini yerine getirirken, gerekirse zorla hukukun üstünlüğünü sağlama gücü ve kuvvetidir.
Gün geçmiyor ki yüzüne kezzap atılan hastane köşelerinde kanlar içinde vücudundaki darplarla bu haksızlığa isyan eden kadınlarımız, analarımız ekranlara gelmesin. Kadın ölmediği ya da ölü taklidi yapmadığı sürece şiddetten kurtulamıyor, faili ise cinayet işlememişse salıveriliyor.
Dünyada ülkemiz, kadınlar için en tehlikeli bölge liderliğini kaptırmazken, Avrupa ve Amerika'nın istisnai örneklerini veren siyasetçiler, manevi şiddete bile uygulanan tazminatların ve cezaların yüksekliğini bilmiyorlar!
Hiçbir canlı güçsüzlüğü nedeniyle şiddeti hak etmez.
Masaya yumruğumuzu vurmanın zamanı geldi geçiyor!
Oysa kadınların hepsi birer yıldızdır, geleceğimizdir.
Hepimiz birer yıldızız ne çıkar ateş böceği sansalar…
GÜL KARYALDIZ